Nasîrüddin Tûsî

 

Nasirüddin Tusi
Tûsı (İran'ın 5 riallık posta pulu, 1956)

Nasîrüddin Tûsî (d. 17 Şubat 1201 - ö. 26 Haziran 1274), Horasan Selçuklu Devletine mensup olan ve edebiyat dili gerekçesiyle Farsça eserli bir Türk bilim insanı ve Şii İslam'ın Batınî/Tasavvuf filozofu. Söz konusu dönem, Moğol istilası sebebiyle Bağdat'ta, bir yandan karanlık bir dönem, bir yandan da önemli düşünce okullarının kurulduğu ve İslam bilim kurumlarının açıldığı bir dönem oldu. Nasîrüddin Tûsî de bu dönemde yetişmiş İslam dünyasının tanınmış bir bilgesi olmuştur. Azerbaycanlı halk bilimci Memmedhüseyn Tehmasib'a göre efsanevi bir kişilik olan Nasreddin Hoca gerçekte Tûsî'dir.

Doğum17 Şubat 1201
Tus, İran
Ölüm26 Haziran 1274 (73 yaşında)
İran
Kariyeri
DalıFizik, Astronomi ve Matematik
EtkilendikleriAristoteles, Gazzâlî, İbn-i Sina
EtkiledikleriNicolaus Copernicus, Molla Abdülvacid, Fahreddin Ahlatî

Yaşamı

Nasîrüddin Tûsî, babasının ve dayısının etkisiyle erken yaşlardan itibaren kelâm, felsefe ve matematik ile ilgilenmeye başladı. Felsefi gelişmesinin belirli bir evresinde İbn-i Sina'nın İşârât'ını okudu ve uzun yıllar bu metinle uğraştı. Bu uğraşmaların ardından en önemli eserlerinden biri sayılan Şerh-i İşârât'ı kaleme aldı.

Tusi çifti
Tusi çifti.

Kemalûddin Hâsip'ten matematiği ve Burhanüddin Hamedanî'den hadisleri öğrendi. Pek çok bilgi dalıyla ilgilendi ve derinleşmeye çalıştı; tanınmış bilginler yetiştirdi (Allâme Hillî, Kutbüddin Şirvanî gibi). İsmaili mezhebinden, Caferilik gibi Alevi-Batınî kolları ve edebiyat, tasavvuf ve felsefe ilgilisi Nasîrüddin Ebu'l-Feth b. Mansûr'un meclisinde yer aldı. Abbâsî hâlifesi Mutasım'ı öven bir kaside yazdıktan sonra araları açıldı ve sürgüne gönderildi. Hasan bin Sabbah'ın yedinci halefi II. Muhammed aracılığıyla Alamut Kalesi'nde saklandı. Daha sonra, 1247'ye kadar, yarı tutuklu olarak Meymûn Daye kalesinde tutuldu. Moğolların kaleleri ele geçirmesiyle serbest kaldı. Moğol hükümdarı Hülâgû'nun müşaviri olarak görev aldı ve bütün bilimsel ve felsefi çalışmalarında ondan destek aldı. Ünlü Meraga Gözlemevi'ni bu sırada kurdu ve bu kurum en büyük islam bilim kurumlarından biri olarak yer aldı. Rasathanenin yanında büyük bir kütüphane kurulması da gerçekleştirildi, burada dört yüz bin kitabın toplandığı sanılmaktadır. Hûlagü Han bir yandan Bağdat'ı yakıp yıkan bir yandan da orada yeniden bilim kurumlarının kurulmasını destekleyen kişi oldu. Daha sonraki hükümdar Abaka Han tarafından da destek gördü ve yaşlılığında bu destek sayesinde önemli eserlerini üretti.

1274 yılında Meraga'dan Bağdat'a yaptığı bir sefer sırasında hayatını kaybeden Tûsî, Bağdat'ta defnedildi.

İbn Haldun, Mukaddime adlı eserinde Nasiruddin Tusi'ye "Hace" denildiğinden bahsederek aşağıdaki satırları yazmıştır:

"Doğu halkı İbn Sina'nın Kitabu'l-İşarât'ına önem vermektedirler. İmam Fahreddin Razî bu eseri güzel şerh etmiştir. Amidî'nin şerhi de öyledir. Doğu halkından olup Hoca (Hâce) diye maruf olan Nasiruddin-i Tûsî (öl. 1274) İşarât'ı şerh etmiş, İmam Fahreddin Razî ile İşarât'ın birçok meselelerinde tartışmaya girmiş, böylece Fahreddin Razî'nin çalışmalarını aşmıştır."

Bu da Nasiruddin Tusi'nin aslında fıkralarıyla bildiğimiz Nasrettin Hoca olduğuna dair güçlü bir görüş sunmaktadır.

Nasîrüddin Tûsî tarafından Usturlab'ın önemini anlatan bir risale
Nasîrüddin Tûsî tarafından Usturlab'ın önemini anlatan bir risale

Felsefesi

Nasîrüddin Tûsî, İslam felsefesinde yeni bir felsefe ekolü ortaya koymamıştır, ancak yine de felsefi çalışmaları derinlik ve kapsamıyla etkili olmuş bir bilge olarak yer edinmiştir. Daha çok meşşai filozoflarının yolundan gitmiş olduğu söylenebilir, onların felsefi tezlerini Şiiliğin prensiplerine uyarlamaya çalıştı. İslam dünyasında ilk defa bir sistematik etik kitabını yazan kişi oldu. Sisteminde Aristoteles'in ahlak ilkeleriyle Gazâli'nin mistik ve tasavvufi ahlak düşünceleriyle bir arada değerlendirmeye çalıştı. Bir tür sentez arayışında oldu. Bu ahlak felsefesinin bir bölümünü de eğitim konusundaki düşünceleri oluşturmaktadır. Ona göre çocuğun doğumundan itibaren ona uygun bir ad verilmeli (çünkü adlar kader üzerinde etki yapar), iyi bir sütanneye sahip olmalı ve yetişme döneminde çocuk kötü huy edineceği ortamlardan korunmalıdır. Bu süreçte ona aklını kullanmasını ve akıl yoluyla elde edilen erdemleri sevmesini öğretmek gerekir. Arzularına hakim olmanın ve kendini tutmanın bir erdem olarak öğretilmesi gerekir. Bundan sonra ise çocuk hangi sanata ya da ilgiye yetenekli ise ona yönlendirilmeli ve özendirilmelidir.

Kitapları

  • Şerh'i İşârat (temel felsefe kitabı, 20 yılda hazırlanmış)
  • Zic-i İlhânî (astronomi hakkında)
  • Tecrid-ül-akâid (kelam kitabı)
  • Tezker-i hayat
  • Tahrir-i Öklides
  • Tahrir-ül-Macestî
  • Esas-ül-iktibas (Mantık kitabı)
  • Esraf-ül-eşraf
  • Ahlak-ı Nâsırî
  • Fusul
  • El-Mesail El-Hayriyat
  • Bahnâme

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski