Dinazor Dergisi "En hakiki çağdaş mizah dergisi" sloganıyla yayın hayatına 31 Mart 1990'da başlamıştır.
“Selam sana büyük Türk milleti!
Ne mutlu sana! İşte Dinazor geldi.
‘Dinazor’lar tarihe karıştı; Dinazorluk öldü! Falan diyenlere inanma.
Dinazor ölmedi.
Dinazorluk ölmedi.
Dinazor hep seninle.”
Dinazor 1. Sayı Kapak (31 Mart 1990) |
Dinazor dergisinin sunuşundan…
Kalıpları kırıp paradigmayı tarihin çöplüğüne göndermeye yönelik huruc harekatları hiç eksik olmadı basın tarihimizde. Özellikle bizim camianın, birçoğu sonuçsuz kalsa da, bu yönde çabaları eksik olmadı hiç. Bu çabalar nasıl sonuç verdi, tarih yazacak bunu ama biz, aslolanın niyet olduğunu biliyoruz. Olan biten sadece niyetle de sınırlı değil aslında. İyi kötü bir adım atılmakta ve kabul etmeli ki atılan her adım, arkadan gelenlerin yolunu bir adım daha kısaltmakta demektir. Yolun bir adım daha kısalması az şey midir! Bu, aynı zamanda hedefe bir adım daha yakınlaşmak değil midir! Yol aziz, yol mübarek olduktan sonra atılan adımlar değersiz olur mu hiç!Ya tutarsa!
İşte bu niyetlerle yola çıkan bir sürü ekip oldu. Bazısı uzun soluklu olurken bazısı da kısa soluklu oldu. Ama şurası bir gerçek ki söylenen bir söz, ömrü kısa olsa da karşınızda yer alanlara karşı fiyakalı ve asil bir duruş, arkadan gelenler için çok şey ifade etmektedir. En azından, o güne kadar belki ürkerek, belki de kompleksli bir tavır alınırken, kısa bir an sürse de o fiyakalı duruştan sonra karşıtlara bakış değişir, dudakta istihzalı bir kıvrım oluşuverir. Az şey midir bu?Nasıl bir mizah anlayışı?
Türk batılılaşmacılarının mizahta 100 yıldır yaptıklarına bakılırsa mizahta çok şeyler yaşandığını görürüz. Oğuz Aral o mizahta bir dönemeç olmuştur. Onun gülmece anlayışından tutun da yazar-çizer yetiştirme konusundaki tavırları, en azından yaşadığı dönemde -ne derece ciddiye almak gerekir, tartışılır ama- "tutmuş" gülmece dergilerinin neşvüneva bulmasına yol açmıştır. Batıcılıarın bu çabalarına karşın hayatın tabii bir güzelliği olan mizaha ve mizah dergiciliğine dindarların mesafeli olması düşünülemezdi. Gülmece dergisi çıkarma teşebbüsleri bizim cenahta da hiç demeyelim ama pek eksik olmamıştır.Ve Dinazor!
İşte bu teşebbüslerden bir tanesi de Dinazor dergisiydi. Dergi uzun soluklu olmasa da, çıktığı birkaç sayıyla (2 veya 3 sayı çıkmış) bile gülmece anlayışımızın estetize olmasına, işin profesyonelce yapılmasına dair bir ölçüt ortaya koymuş, aşılması gereken bir eşik oluşturmuştur. Aslında buna da şaşmamak gerek. Derginin yazar-çizerleri ve yayın kuruluna bakıldığında bunun sebebi ortaya çıkar. Çünkü o günün nerdeyse en güçlü kalemleri Dinazor ekibini oluşturuyordu.Dinazor Yazar Çizer Kadrosu
15 günde bir çıkacağını ilan edip kendisine “En Hakiki Çağdaş Mizah Dergisi” sloganını uygun gören derginin Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Mustafa Everdi iken Genel Yayın Yönetmeni ise, Türkiye’nin en iyi çizerlerinden biri olan Necdet Konak. Derginin Grafik ve Sayfa Düzeni Sorumlusu İlhami Atmaca. Yayın Kurulunda yer alan isimlerse şunlar: Molla Kasım, Halil Kaleli, Ö.Lütfi Mete, Mehmet Ferit, İrfan Can. Basın dünyasına aşina olanlar Molla Kasım’ın Nabi Avcı, Halil Kaleli’nin ise D. Mehmet Doğan olduğunu hatırlayacaklardır.Derginin yazar-çizer kadrosunda yer alan diğer isimlerse şunlardı: Necdet Konak, Nihat Genç,Mehmet Efe, Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi (Bu müstear kimin, bilen yazarsa seviniriz) Abdurrahim Karakoç, Ömer Lütfi Mete, Mehmet Ferit, Molla Kasım, Halil Kaleli, Mahmut Akcan, Berk, Abdurrahman Dilipak, Hasan Aycın, Yalçın Turgut Balaban ve Osman Sak.
Ahmet Serin Necdet Konak ve Ö.Lütfi Mete’ye rahmet dileyerek yazdı
Dinazor Mizah Dergisi Sayıları
Dinazor 1. Sayı, Dinazor 2. Sayı