Tümör (ur; neoplasm; tumor) tanımı önceleri vücuttaki herhangi bir şişlik ya da kitle için kullanılırdı (yangıda, ödem ve şişlik nedeniyle oluşan doku büyümesi için bile “tumor” nitelemesi yapılmıştı). Sonraları hücrelerin kuralsız ve sınırsız çoğalmaları nedeniyle oluşan kitleler için kullanılmaya başlandı. Yaşamın herhangi bir döneminde organizmanın bir bölümündeki hücreler biyolojik niteliklerini düzenleyici kurallara uyum göstermez ve sınırsız olarak çoğalabilir (otonomi). Bu nitelikleri içeren bir kitleye tümör ya da neoplazm (neoplasm; yeni gelişen kitle) adı verilir. Tümör kitleleri vücudun kendi hücrelerinden yapılıdır.
Tümörle ilgili en eski bulgular tarih öncesi (prehistorik) ve erken historik çağlardaki insan kemiklerinden elde edilen paleopatoloji verilerine dayanmaktadır. Kötü huylu (malign) tümörlerle ilgili tanımlamalar ise M.Ö. 1500 yılına dek uzanır. Hippocrates bu tür oluşumları karkinoma olarak adlandırmıştı.
Çağdaş istatistiklere göre kanserler gelişmiş ülkelerdeki ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer alır (ilk sırada kalp-damar hastalıkları vardır); geri bırakılmış ülkelerde ise 3. sıradadır.
Selim tümörler ve Kanserler
Kitle yapan oluşumların tümör olup olmadıkları alınan örneklerin histopatolojik incelemesi ile anlaşılır. Tümör olarak tanı konulan oluşumlar nedenlerine, kaynaklarına ya da taklit ettikleri hücrelere, davranışlarına, organizmaya etkilerine, tedaviye yanıtlarına, vb faktörlere göre sınıflandırılırlar. Kaynaklarına ya da taklit ettikleri dokulara göre yapılan sınıflandırmalarda tümör hücrelerinin benzeme çabaları (olgulaşmaları; diferansiyasyonu) çok önemlidir. Tümörler bu ilkeye göre 2 temel gruba ayrılırlar; epitelyal tümörler ve non-epitelyal tümörler. Non-epitelyal tümörler grubu mezenkimal tümörler, hematopoietik sistem tümörleri, kemik tümörleri gibi epitel dokusu dışında kalan tüm dokuların neoplazmlarını kapsar.
Tümörlerin davranışlarına göre gruplandırılmaları pratikte çokça kullanılan bir sınıflandırma yöntemidir; tedavi yöntemleri davranışlarına göre değişir. Tümörleri davranışlarına göre ilk kez gruplandıran Hippocrates’tır. Ona göre tümörler;
(a) Zararsız, (b) Tehlikeli/Öldürücü olarak ikiye ayrılmaktaydı.
Bugün de klinik gidişlerine ve patolojik niteliklerine göre tümörler ikiye ayrılır:
- Selim (benign) tümörler: iyi huylu urlar,
- Habis (malign) tümörler: kanserler.
Karaciğeri kesitindeki metastaz yapmış mide kanseri (açık renkli kısımlar). |
Selim tümörler (iyi huylu tümörler; benign tümörler)
Yavaş büyüyen ve bazıları uzun süre aynı büyüklükte kalan oluşumlardır. Çoğunda tümörü saran bir kapsül vardır. Tümör büyürken kapsülle birlikte çevresindeki dokuları iter. Çevre dokuların ve damarların içine girmez ancak sıkıştırarak basınç atrofisine yol açabilir (ekspansif büyüme). Selim tümörler başka organlara yayılmazlar (metastaz yapmazlar). Çoğunluğu zararsızdır. Bir bölümü bulunduğu yer nedeniyle (beyin) ya da hormon salgılayarak (adrenal gland) tehlikeli olabilir. Mikroskopla incelendiğinde, tümör hücreleri normal hücrelere benzerler (iyi diferansiye olmuşlardır). Mitozlar ya az sayıdadır ya da saptanmaz (1.000 hücreden bir tanesinde veya daha azında). Selim tümörlerde DNA yapısı genellikle düzenlidir. Bu tip tümörlerin çok azı sonradan kanserleşebilir.
Kanserler (habis tümörler, malign tümörler)
Kanserler, genellikle sürekli ve hızlı büyürler. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla başka organlara da yayılırlar (metastaz) yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler öldürücüdür. Mikroskopla yapılan incelemelerde, normal hücrelere daha az benzerler ya da hiç benzemezler. Bazı olgularda taklit çabasının başarılı olmaması nedeniyle kanserin kökeni ya da taklit ettiği hücrelerin kaynağı anlaşılamaz. Mitozlar sık olabilir (1.000 hücreden 20 tanesinde veya daha fazlasında). Kanserlerde DNA yapısı genellikle yoğunlaşma içerir; yoğun DNA hücre çekirdeklerinin koyu renge boyanmasına neden olur. Sitogenetik incelemelerde çok sayıda gen anomalileri saptanır.
Tümörlerin adlandırılması ve Kökeni
Tümörlerin adlandırılmasında belirli kurallar olmakla birlikte kuraldışı olanlar da vardır. Selim tümörler adlandırılırken genellikle tümörün temsil ettiği hücre ve dokunun adına -OMA takısı eklenir (Türkçede -OM takısı da kullanılabilmektedir). Kanserlerde, tümörün temel kökenine göre eklenen bir betimleme vardır: bu betimleme “epitel kaynaklı kanserlerde “karsinom (carcinoma, kısaca ca)”, epitel kökenli olmayan hücrelerden kökenli kanserlerde sarkom (sarcoma, kısaca sa) olarak etiketlenirler.
Tümörlerin kökeni
Selim ya da habis tüm tümörlerin (kanser) kökenini aldıkları ya da taklit etmeye çabaladıkları bir ya da birkaç hücre türü vardır. Tümörler benzedikleri hücrelerin adlarıyla etiketlenirler.
Tümörlerin bir bölümü embriyonal dönemde ve fetüsün olgunlaşmasında önemli görevleri olan hücrelerden (totipotent hücreler ve pluripotent hücreler) kökenlidir. Totipotent hücreler özellikle gonadlardaki (ovaryum, testis) germ hücreleridir. Choristoma ve Hamartoma, totipotent hücrelerden kökenli oluşumlardır. Pluripotent hücreler doğumdan sonraki ilk yıllarda giderek kaybolurlar. Bu nedenle pluripotent hücre tümörlerinin çoğu çocukluk dönemi tümörleridir; genellikle kanser davranışı gösterirler. Örnekler; Wilms tümörü ya da Nefroblastoma (böbrek kanseri), ilkel sinir hücreleri nöroblastoma (böbrek üstü bezi kanseri), ilkel nöroektodermal hücre kanseri medulloblastoma (beyin kanseri).
Olgunlaşmış (diferansiye) hücrelerden kökenli tümörler iki ana grupta incelenir:
Epitel timörleri (epitelyal tümörler): Olgunlaşmış (diferansiye) epitel hücrelerinden kökenli tümörlerdir. Salgı üretme işlevi olan epitel hücrelerinin selim tümörlerine “adenoma”, örtücü epitelden kökenli olanlara “papilloma” adı verilir. Skuamöz epitelden kökenli olan selim tümörlere “skuamöz papillom” ya da yalnızca “papilloma”, salgı bezlerinin kanallarını döşeyenlere “intraduktal papilloma”, mesane epitelinden kökenli olanlara “transisyonel hücreli papilloma” denir. Salgı yapan bezlerin papilloma benzer görünümdeki selim tümörleri "polip" olarak adlandırılır (bağırsak polipi, burun polipi).
Epitelden kökenli kanserlere “karsinom” nitelemesi yapılır. En önemli karsinomlar skuamöz epitelden kökenli “skuamöz hücreli karsinom” ve salgı üreten epitelden kökenli “adenokarsinom” türleridir. Karsinomların tanımlanmalarında hücresel ve yapısal nitelikleri yansıtan takılar kullanılabilir; örneğin, parmaksı çıkıntılar yapanlara papiller adenokarsinom, yoğun fibrozis içerenlere skiröz karsinom, gibi. Karsinomlar yaşa ve cinsiyete göre farklı özellikler gösterir. Bazı karsinomlar erkeklere (prostat) bazıları ise kadınlara (meme) özgüdür. Çocuklarda karsinom olağanüstü enderdir. Karsinomlar öncelikle bölgesel lenf düğümlerine metastaz yaparlar. Uzak organ metastazları daha sonra görülür.
Epitel türü | Kaynak | Selim tümör | Kanser |
Örtücü epitel | Skuamöz epitel (deri; skuamöz hücreler) Skuamöz epitel (deri; bazal hücreler) | Papilloma Verruca vulgaris (siğil) Seboreik keratoz | Skuamöz hücreli karsinom Bazal hücreli karsinom |
Döşeyici epitel | Skuamöz epitel (özofagus, ağız boşluğu, vagina) | Papilloma | Skuamöz hücreli karsinom |
Döşeyici epitel | Ürotelyum (mesane) | Papilloma | Değişici epitel karsinomu |
Döşeyici sekretuvar epitel | Sindirim kanalı | Adenomatöz polip Villöz adenoma | Adenokarsinom Adenokarsinom |
Salgı üreten epitel | Ekzokrin bezler Endokrin bezler Karaciğer | Polip; Adenom Adenoma Adenoma | Adenokarsinom Adenokarsinom Hepatosellüler karsinom |
Salgı kanalları epiteli | Tükürük bezleri duktusları Safra kanalları Meme duktusları | Adenoma Adenoma İntraduktal papilloma | Adenoid kistik karsinom Kolanjiokarsinom Duktal karsinom |
Epitel-dışı dokuların tümörleri: Epitelyal doku elemanları dışında kalan tüm dokuların taklit edildiği tümörler anlaşılır. Çoğu mezenkimal doku niteliği taşır; iyi huylu mezenkimal tümörlerin adlandırılmasında genel kurallara uyularak tümörün kökeni olan hücre ya da doku adının arkasına “–oma” takısı eklenir (örnek; kıkırdak dokusu tümörü için kondroma). Habis mezenkimal tümörlerin adlandırılmasında “-sarcoma” takısı kullanılır (kondrosarkoma). Epitelyal doku elemanları dışında kalan tüm dokuların tümörleri yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Habis olanları (sarkomlar) öncelikle uzak organ metastazları yaparlar. Bu özelliği nedeniyle hastalığın gidişi karsinoma oranla daha hızlı olabilmektedir.
Epitel-dışı hücre türü | Kaynak | Benign tümör | Malign tümör |
Fibrosit/Fibroblast Histiosit | Bağ dokusu Bağ dokusu | Fibroma Histiositoma | Fibrosarkoma Malign histiositozis |
Kondroblast/Kondrosit | Kıkırdak | Kondroma Benign kondroblastoma | Kondrosarkoma |
Osteosit/Osteoblast | Kemik | Osteoma Benign osteoblastoma | Osteosarkoma |
Schwann hücresi | Periferik sinir kılıfı | Schwannoma | Malign schwannoma |
Liposit | Yağ dokusu | Lipoma | Liposarkoma |
Endotel hücreleri | Damar | Hemangioma Lenfangioma | Angiosarkoma, Kaposi sakomu Lenfangisarkoma |
Mezotel hücreleri | Plevra, periton, vd | Mezotelyoma | Malign mezotelyoma |
Düz kas hücreleri Çizgili kas hücreleri | Düz kas dokusu İskelet kasları | Leiomyoma Rabdomyoma | Leiomyosarkoma Rabdomyosarkoma |
Glial hürceler | Beyin | Glioma (Grade I) | Glioma (Grade II, III) Glioblastoma multiforme |
Meningeal hücreler | Meningeal dokular | Meningioma | Malign meningioma |
Hematopoietik hücreler | Kemik iliği | Yok | Eritroblastik lösemi Myeloid lösemi Monositik lösemi |
Lenfosit; Lenfoblast | Lenfoid doku | Yok | Malign lenfoma Lenfositik lösemi Multipl myeloma |
Tümörlerin adlandırılmasındaki ayrıcalık kuralları
- Bazen “-oma” takısı olayın yalnız tümör olduğunu anlatır. Selim ya da habis olduğunun ayrıca belirtilmesi gerekir. Örneğin; plevra, periton ve perikard gibi seröz zarları yapan mezotel hücrelerinin tümörü: Selim mezotelyoma, Habis mezotelyoma (mesothelioma).
- Bazı malign tümörlerde yalnızca “-oma” takısı bulunabilir. Örnekler: Lenfoma, melanoma. Bu sakıncanın ortadan kaldırılması için “malign” nitelemesi yaygın olarak kullanılmaktadır; malign lenfoma, malign melanoma.
- Bir hücre adına “-blastoma” takısı eklendiğinde genellikle o tümörün habis olduğu anlaşılır. Örnekler: Çocukluk çağında göz içindeki retinoblastoma, adrenal gland (böbrek üstü bezi) medullasındaki nöroblastoma, serebellumdaki medulloblastoma ve genellikle erişkinlerde görülen, kaynağını en fazla deriden ve göz içinden alan melanoblastoma (melanom).
- Kuraldışı örnekler de vardır; bu örneklerde tümör -blastoma takısı aldıığı halde iyi huyludur. Örnekler: Serebellumda görülen angioblastoma (Lindau kisti), osteoblastoma (kemik) ve kondroblastoma (kıkırdak) selim tümörlerdir.
- Lösemi türleri, klinik gelişme hızlarına göre yangı gibi betimlenir; akut lenfoblastik lösemi, kronik lenfositik lösemi, vb.
- Tümörlerin bir bölümü birden fazla bileşenden oluşur; bunlara “karma (mikst) tümörler” adı verilir. Tümör elemanlarından biri selim, öteki habis olabilir. Örnek: Ameloblastik sarkom (bu tümörde “ameloblastik” biçiminde nitelenen epitelyal eleman selim, sarkom ise nitelenen eleman mezenkimal kökenlidir.
- Bazı tümörlere, o tümörü bulan ya da üzerinde önemli araştırmalar yapan bilim adamının adı da verilmektedir. Örnekler:
Tümör | Kaynak | Yerleşim |
Ewing sarkomu | İlkel nöroepitelyal hücreler | Kemik |
Hodgkin lenfoması | İlkel lenfoid hücreler | Lenf sistemi |
Brenner tümörü | Ovaryumu kuşatan “celomic” epitel | Yumurtalık (ovaryum) |
Burkitt lenfoması | B lenfositler | Karın-içi ve çene kemiği |
Kaposi sarkomu | Damar endoteli | Deri, mukoza, iç organlar |
Krukenberg tümörü | Mide karsinomundan implantasyon | Yumurtalık (ovaryum) |
Pindborg tümörü | Odontogen epitel | Çene kemiği |
Wilms tümörü (nefroblastoma) | İlkel böbrek hücreleri | Böbrek |
Grawitz tümörü | Böbrek tubulus hücreleri | Böbrek |
Hürthle hücreli tümör | Tiroid folikül hücreleri | Tiroid |
Tümörlerde Sıklık
XIX. yüzyıla dek hijyen koşullarının bozukluğu ve hastalıklardan korunma ile tedavinin (antibiyotiklerin) bilinmemesi nedeniyle özellikle enfeksiyon hastalıkları ve bunların yaptıkları salgınlar ilk sıradaki ölüm nedenleriydi. XIX. yüzyıl ortalarında başlayarak günümüze dek enfeksiyon hastalıkları ve salgınlar konusundaki bilgilerimiz hızla arttı. Aşılar ve korunma yöntemleri geliştirildi. Antimikrobiyal maddeler ve tedavi yolları açıldı. Ancak bu kez başka bir tehlike belirdi: yeni yaşam koşullarının zemin hazırladığı kalp ve damar hastalıklarını ön plana geçti, kanserler de ikinci sırayı aldı.
- Günümüz yaşam koşulları kanser artışını şu şekilde etkileyebilir:
- Kanser en sık ileri yaşlarda görülür. Modern çağda insan yaşamı uzadığından kanser riski artmaktadır.
- Kanser konusundaki bilgilerimiz ve teknik olanaklarımız artmakta, kanser tanısı daha kolay ve kesin konabilmektedir.
- Bazı nedenlerle kanserler gerçekten artmıştır: Çevre kirliliği (asfalt yollar, otomobillerin egzoz gazları, termoelektrik santraller, vb), tütün tüketiminin artması, alkol, beslenme bozuklukları (obezite, fruktoz tüketimi, vd), tarım ilaçları, vb.
Tümör Oluşması (Karsinogenez; Carcinogenesis)
Karsinogenez kavramı normal bir hücrenin tümör hücresine dönüşmesi ve çoğalarak bir kitle oluşturması sürecini niteler. Tüm tümörlerin oluşumundaki temel ilke “bir dizi genetik farklılaşma”nın varlığıdır. Gen yapısındaki bozulmaların ve hasarların sonucunda normal hücrelerdeki biyolojik düzen (çoğalma, büyüme, yaşlanma, ölüm) bozulur.
tümör kelimesi ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?
isim, tıp, Fransızca tumeur
► ur:
"Beyninde tümör olmayan, fiziksel olarak sağlıklı ama ruhsal ve insani süreçleri açısından son derece öldürücü virüsler taşıyan nice insan var..." - Mehtap Kayaoğlu
Biyoloji Terimleri Sözlüğü - 1998
İngilizce: tumor, tumour, neoplasia, Fransızca: tumour, Almanca: Tumour
(Yun. neos: genç; plasma: şekil) Hücrelerin anormal çoğalmasıyla oluşan büyüme. Çoğalan hücreler ya o bölgede kalır (iyi huylu tümör) ya da çoğalmaya devam eden hücreler organizmanın diğer bölgelerine yayılarak metastaz yapar (habis tümör: kötü huylu tümör). Neoplasm.
Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü - 2007
İngilizce: tumor
Ur.
Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü -
İngilizce: tumor, tumour
1. Organizmadaki hücrelerden herhangi birinin özerklik kazanarak sınırsız, amaçsız, ilerleyici ve kontrol edilemez tarzda çoğalmasıyla oluşan, düzenli bir doku organizasyonuna sahip olamayan, başlatıcı neden ortadan kaldırılsa dahi gelişmeye, en azından var olmaya devam eden, yeni ve normal dışı doku kitlesi, neoplazi, neoplazm, neoplazma. 2. Genel bir anlamda herhangi bir yerel şişkinlik, yangının belli başlı belirtilerinden bir tanesi.
Tıp Terimleri Kılavuzu - 2010
ur
Kimya Terimleri Sözlüğü - 1981
İngilizce: tumor
##(ur)##
Mantık Terimleri Sözlüğü - 1976
İngilizce: tumor
1.Şişlik. 2.Hücrelerin hızlı ve kontrol dışı çoğalması sonucu oluşan patolojik doku kitlesi. #(neoplazma)#, #(ur)#
Kelime Kökeni
Fransızca tumeur "şişik, yumru, ur" sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Latince aynı anlama gelen tumor sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince tumescere "şişmek, kabarmak" fiilinden +or sonekiyle türetilmiştir. Latince fiil Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *tum- biçiminden evrilmiştir. Bu biçim Hintavrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *teuə-2 kökünden türetilmiştir.
Tarihte En Eski Kaynak
[ c (1931) : bir kadının karnından 22 kilo sikletinde bir tümör çıkarılmıştır. ]