zarf

 

zarf

Zarf; bir malzemeyi alıcısına ulaşması esnasında korumak ve gizlemek amacıyla veya estetik amaçlı olarak kullanılan, kâğıt veya plastikten üretilen paket.

Kırtasiye malzemesi olarak kullanılan zarflar daha çok posta sistemlerinde kullanılmaktadır. Daha çok mektupların içine yerleştirilerek korunduğu ve gizlendiği kâğıt parçası olan zarflar aynı zamanda para, kart ve her türlü basılı evrakın taşınabildiği malzemelerdir.

{tocify} $title={İçindekiler}

Uluslararası standartları

FormatEbatlar (mm)
DL110 × 2201/3 A4
C7/C681 x 1621/3 A5
C6114 × 162A6 (or A4 folded in half twice)
C6/C5114 × 2291/3 A4
C5162 × 229A5 (or A4 folded in half once)
C4229 × 324A4
C3324 × 458A3
B6125 × 176C6
B5176 × 250C5
B4250 × 353C4
E3280 × 400B4


Özel zarflar

  • orta çağda belge rulo haline getirilir, uçları kapaklı metal boru şeklindeki bir zarfın içine sokulurdu. Çok büyük ebatdaki belgeler (tipik olarak çizimler) için günümüzde de örneğin kartondan, iki yanı plastik kapaklı silindir zarf kullanılır.
  • çay, kahve gibi sıcak içecekler için kullanılan yuvarlak sapsız fincan, metalden ve tutacak sapı olan zarf ismi verilen bir parça içine koyularak kullanılır.

Özellikleri

  • kapanma kısmının yapıştırıcı şeridi kuru, ıslatılınca yapışan, veya üzeri şeritli, şeridi kaldırılınca yapışan çeşitleri vardır
  • Su geçirmeye ve yırtılmaya dayanıklı çeşitleri vardır (ayrıca bkz. tyvek)


zarf kelimesi ne demek TDK sözlük anlamı ve açıklaması nedir?

Arapça ẓarf

1. isim İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese:

      "Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler." - Ahmet Haşim

2. isim İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap:

      "Kenarları ezik, bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi." - Reşat Enis Aygen

3. isim, eskimiş ► kılıf.

4. isim, dil bilgisi Fiilin, sıfatın veya zarfın anlamını zaman, durum, yer, ölçü, nitelik ve soru kavramları bakımından belirleyen veya sınırlayan kelime; belirteç:

      "Dil bilgisinden zarfları anlatırken öğretmen birden bağırmaya başladı." - Muzaffer İzgü

Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü - 1981

İngilizce: envelope, Fransızca: enveloppe, Almanca: Hüllkurve

Sinema/TV. Değiştirime uğramış bir dalganın en uç bölümlerini yani genliğin üst bölümlerini gösteren eğri.

Dilbilim Terimleri Sözlüğü - 1949

Fransızca: adverbe

Fiilin, sıfatın, başka bir zarfın veya bir ifadenin anlamını sınırlandıran veya niteliyen kelime: Erken gelmek, Güzel söylemek, Çok dar, Pek çabuk geldi, Hakikaten can çıkmayınca huy çıkmaz gibi. Bu zarflar dolaysız olup doğrudan doğruya ilgili göründükleri kelimeleri nitelerler. Bir de Dolaylı zarflar var, ki fiille ilgili göründükleri halde öznenin veya nesnenin bir halini belirtirler: " "Çocuk eve yorgun geldi" ve "Çocuğu yorgun buldum" örneklerinde "yorgun" zarfı birincisinde cümlenin öznesini, ikincide de nesnesini vasıflandırarak onların halini bildirir.

Matematik Terimleri Sözlüğü - 1983

İngilizce: envelope, Fransızca: enveloppe, Almanca: Einhüllende, Diğer: Az. bürüm

Bir eğri (yüzey) ailesinin herbir elemanına teğet olan bir eğri (yüzey), bürüm.

Gramer Terimleri Sözlüğü - 2003

İngilizce: adverb, Fransızca: adverbe, Almanca: Adverbium, Umstandswort

Fiillerin, sıfatların, sıfat-fiillerin ve görev bakımından zarf niteliğindeki kelimelerin anlamlarını zaman, ölçü, niteleme, yer, yön vasıta, miktar, şart gibi çeşitli bakımlardan etkileyerek daha belirgin duruma getiren veya sınırlayan kelime türü: dün, bugün, yarın, sonra, şimdi vb. (zaman bakımından); ileri, geri, beri, alt (yer, yön bakımından); az, çok, biraz, kısmen, daha, pek vb. (ölçü bakımından); tatlı sert, açık mavi, koyu yeşil, uzun uzun konuştuğu konu, sımsıkı kapatmak, iyi anlamak vb. (niteleme, tarz bakımından): Silkindi. Yataktan hızla kalktı. Başı birdenbire dönmüştü. Karyolanın topuzunu zor yakaladı (S. Faik, Bütün Eserleri 3. Medarı Maişet Motoru; Berber Dükkanının Açılma Merasimi, s. 147). Ateş ilk tereddüdten sonra birdenbire parladı (A. H. Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, s. 323). Olduğu yere kayarcasına çöktü (Yaşar Kemal, Ortadirek, s. 314). Gittiniz mi, gerçekten mezarlığa elinizde çiçeklerle? (Kemal Tahir, Yol Ayrımı, s. 463). Kapkara bir yalnızlık içinde, kendi vücudundan bile habersiz düşünmeyi pek severdi (A. F. Abasıyanık, Bütün Eserleri 3, s. 19) vb.

Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu - 1997

Azerbaycan Türkçesi: zärf; Türkmen Türkçesi: haal; Gagauz Türkçesi: işhallık; Özbek Türkçesi: raviş; Uygur Türkçesi: räviş;Tatar Türkçesi: räveş ~ hal; Başkurt Türkçesi: rävveş;Kmk: hallık;Krç.-Malk.: sözlew;Nogay Türkçesi: nareçiye;Kazak Türkçesi: üstew;Kırgız Türkçesi: taktooç;Alt:: kubulbas;Hakas Türkçesi: nareçiye;Tuva Türkçesi: nareçiye; Rusça: nareçiye

Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu - 2007

envelope

zarf

Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü -

İngilizce: envelope

Virüs tarafında kodlanan proteinlerle tomurcuklanma sırasında hücreden alınan lipoprotein tabakadan oluşan ve bazı virüs ailelerinde kapsit yapının üzerinde bulunan yapı ögesi.

Kelime Kökeni

Arapça ẓrf kökünden gelen ẓarf ظرف  "1. güzellik, zarafet, 2. bir şeyin dış yüzü, kılıf, 3. gramerde bir şeyin nerede ve nasıl yapıldığını belirten sözcük, zarf" sözcüğünden alıntıdır.

Tarihte En Eski Kaynak

[ Ahterî-i Kebir (1545) : şu zarfa derler ki içine nesne koyup bir yere iledürler ]

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski